Güvenilir solar izleyici çözümleri konusunda küresel çapta bir firma olan Array Technologies, Türkiye’deki yatırımlarına devam ediyor. Firmanın Başkan Yardımcısı Cesar Alberte, Türkiye’nin sabit izleyici tabanlı PV güneş enerjisi sistemleri açısından son derece rekabetçi bir ülke olduğunu söylüyor. Alberte ile Array Technologies’in STC Elektronik ile olan ortaklığı, çalışmaları ve Türkiye’deki güneş enerjisi pazarı hakkında konuştuk. Duratrack® HZ v3 teknolojisi hakkında da siz değerli okurlarımız için bilgi almayı unutmadık…
Array Technologies A.B.D. menşeli bir firma ve dünyanın çeşitli yerlerinde oluşumları var. Array Technologies’ten bahseder misiniz?
Array Technologies, Amerika merkezli bir şirket. 1989 yılında, Ron Corio tarafından Birleşik Devletlerin güneybatısında kuruldu. Şirketimiz başlangıçta bir aile şirketiydi. Ancak şu anda hissedarlarımız, Oaktree adlı özel bir sermaye şirketi olarak CEO’muzun üzerinde yer alıyor. Dünya çapında çeşitli ofislerimiz mevcut. 29 yıllık bir tecrübe ile solar izleyicileri üzerine yoğunlaşmış olan en eski şirketiz ve kendi endüstri kolumuzun lideriyiz diyebilirim. Şu ana kadar 9 GW’lık izleyici kurulumu yaptık. Geçen yıl 3 GW’lık kurulum bitti ve 2018 yılı içerisinde de 4 GW’tan fazla izleyici kurulumu yapmayı planlıyoruz. Esaslı bir uluslararası profile sahibiz ancak birincil pazarlarımız ABD ve Avustralya’dır.
Türkiye’de yatırım yapmanızın sebebi nedir? Türkiye’de nasıl bir potansiyel görüyorsunuz?
İki ana nedenimiz var. Birincisi Türkiye, sabit izleyici tabanlı PV güneş enerjisi sistemleri açısından son derece rekabetçi bir ülke. Düşük karbon salımı sektörü güçlü ve bileşenleri üreten yerel sanayinin kalitesi de dünya standartlarında. Türkiye merkezli olarak sadece Türk müşterilerimize değil dünyanın her noktasına hizmet sunmayı planladık. İkinci neden ise Türkiye’nin PV temelli güneş enerjisinin gelişimi için harika bir pazar olacağını düşünmemizdir. Son derece büyük projeler ve YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynağı) projeleri var. Mevcut düzenlemeler, pek çok yatırımcıyı ve geliştiriciyi PV temelli güneş enerjisi sistemlerine yatırım yapmaya, bu sistemleri desteklemeye ve geliştirmeye teşvik ediyor.
STC Elektronik ile olan ortaklığınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Türkiye çok geniş bir ülke. Büyük ve şebeke ölçekli PV projelerine ek olarak 10 MW’a kadar orta ve küçük ölçekli çok sayıda proje de mevcutta planlanmış durumda. Müşterilerimiz ile çalışırken yukarıda sözü edilen projelerin yapımını organize etmek için yerel bir ortağa ihtiyacımız vardı. Türkiye’de yaptığımız derin araştırmaların neticesinde aradığımız ortaklığı STC’de bulduğumuza dair ikna olduk. Teknik açıdan mühendislik kapasiteleri çok etkileyici. PV tabanlı güneş enerjisi çiftliklerinin planlanması ve yapımı konusunda rakipsiz derecede teknik uzmanlığa ve deneyime sahipler.
Yani STC sizin için iyi bir ortak, değil mi?
STC bizim için kesinlikle iyi bir ortak. Şunu belirtebilirim ki şu ana kadar 24 MV’lık PV sistemi kurulumu ile beraber bir başarı yakaladık. Bazı projeler, İzmir’e 100 km uzaklıkta bir dağın tepesine kurulmuş olan Şerefli tesisi gibi zorlukları barındıran bölgelerde kuruldu. Onların bu bölgede çıkardıkları iş gerçekten etkileyici.
STC ve Array arasında bir işbirliği anlaşması bulunmakta. Bu anlaşma neleri kapsıyor?
STC ile imzaladığımız anlaşma oldukça açık bir sözleşme. Sözleşme öncelikli olarak 10 MW’lık projeler üzerine yoğunlaşıyor. Biz solar izleyici sistemlerimizin komponentlerini tedarik ederken STC de proje geliştirme sürecinin belirli seviyelerine dahil oluyor, başından itibaren işin mühendisliğini yapıyor, sistemi tasarlıyor ve projenin sahiplerini bu izleyici sistemlerini kullanmaya ikna ediyor. Diğer bir deyişle STC, hem mühendisliği hem işin ticari kısmını gerçekleştiriyor, tüm kurulumu ve lojistiği yapıyor, inşaat aşamasındaki tüm işi gerçekleştiriyor.
STC ile Array arasındaki ortaklık ne zamandan beri sürüyor?
Ocak 2017’den beri. Şimdi birlikte bazı projeleri gerçekleştiriyoruz.
PV projelerinin tarımsal sahalar veya zorlu araziler üzerine konumlandırılacağı Türkiye’de özel bir durum var. Bu konu ile ilgili ön plana çıkan özellikler nedir?
Merkezileştirilmiş mimarimiz ile 32 sıra ve 90 panele kadar bloklarımız var. Bunlar birbirine çevrimli bir sürücü kablosu ile bağlı. Söz konusu bloğun sadece ilk sırasındaki bir motor ile tüm bloğu hareket ettirmemiz ve bunun sonucunda motor başına 1 MW’lık verim almamız mümkün. Dolayısıyla burada öne çıkan özellik, mimarimizin esnekliği. Sürücü kablomuz çevrimli olduğu için sistem, her bir sıra arasında her bir yöne doğru 40 dereceye kadar bir hareket özgürlüğüne olanak veriyor. Bu da arazinin eğimini takip edebileceğimiz anlamına geliyor. Saha dikdörtgen değil ise sıra uzunluğunu buna göre kolayca uyarlayabiliyoruz ve köşeler veya diğer düzensiz şekiller oluşturabiliyoruz. Bence bu, sistemimizin Türkiye’deki projeler ile ilgili en temel özelliği. Çünkü sizin de belirttiğiniz gibi burada proje sahaları genelde zorlu şekiller ve yüzey koşulları sunuyor.
Duratrack® HZ v3 olarak adlandırılan bir teknoloji var. Bu teknolojinin temel özelliği nedir ve bu teknoloji, söz konusu arazi şartları açısından nasıl bir kolaylık sunabilir?
Birincisi, daha önce de belirttiğim gibi esneklik. Array’in bu tip araziler için oldukça ideal olan söz konusu sistemi, 15 dereceye kadar dik yamaçlar ile baş edebiliyor. İkinci olarak, teknolojimizin planlı bakım & onarım faaliyetlerine gereksinim duymaması diyebilirim. Dolayısıyla bir sistemin planlanmış 30 yıllık kullanım ömrü boyunca yağlama veya diğer tip bir bakım faaliyetine gerek yok. Bu da sistemi, maliyet verimliliğini yükselttiğinden dolayı özellikle santraller için mükemmel bir çözüm haline getiriyor.
Türkiye pazarı için hedefleriniz ve öngörüleriniz nelerdir?
Genel olarak bakarsak Türkiye toplam 85 GW’lık karma bir yenilenebilir ve konvansiyonel enerji kurulum tabanına sahip. Burada yenilenebilir enerjinin payı şu an için oldukça düşük, yüzde beşten az. Ortada pek çok fırsat ve büyüme için de önemli bir potansiyel var. Mevcut durum ile önümüzdeki 12-18 ay arasında 550 MW ile 1 GW arasında bir kurulum olasılığı gördüğümü söyleyebilirim. Bu zaman aralığından sonrası için öngörüde bulunmak ise çok güç. Ancak yasal düzenlemeler güneş santrallerinin yapımına olanak verecek şekilde gelişmeye devam ederse, az önce belirttiğim miktarın dört – beş katına kadar kurulum inşası da bence son derece kolay olacaktır.
Yatırımcılar, Array’in sunduğu gibi güvenilir ekipmanlara dayalı olarak yatırımlarına göre gittikçe daha yüksek getiri aldıklarını gördükleri andan itibaren bu pazara daha fazla yatırım yapmaya başlayacaklar. Türkiye’de solar izleyicilerin benimsenme oranı diğer ülkelerdeki kadar yüksek değil. Ancak Türkiye’deki kadar yüksek aydınlık zaman oranı ile PV çiftliklerimizin yüzde 99’u aynı Avustralya da olduğu güneş izleyicileri kullanabilir. Bu koşullar altında yatırımların getirisi daha yüksek olmaktadır. Bunun yanında bizim çözümümüzün risk profili aslında sabit bir yapı ile aynı olmaktadır ki bu da minimal bir orandır. Sonuçta bu, yatırımcılara yatırımlarına karşılık güvenli getiri elde etmelerinde yardımcı olacaktır.
Türkiye’deki güneş enerjisi pazarı için değerlendirmeleriniz nedir?
Pazar, bu fuarda (Solarex) da görüldüğü gibi çok hareketli. Benim için bu fuarda bu seviye ilgi ile karşılaşabilmek mükemmel bir gösterge. Bu, PV santrallere olan ilgiyi daha ileri noktalara taşıyacak ve geliştiricilerin diğer teknolojilere kıyasla PV çözümlerini seçmelerine yardımcı olacaktır. Bunun yanında Türk pazarında yer alan oyuncular da faaliyetlerini komşu ülkelere doğru genişletme şansını yakalayacaklar. Türkiye’de güneş enerjisi pazarı için son derece olgun bir endüstri var.
Türkiye’de PV tabanlı güneş enerjisi sistemlerin bir nevi geleceğini belirleme potansiyeli taşıyan çok büyük bir proje var ki bu Konya Merkezli Hanwha – Kaylon konsorsiyumu tarafından üstlenilen YEKA Projesi. Bence hepimiz birlikte çalışmalı ve Türk PV pazarı için hayati önemi olan bu projenin hayata geçirilmesine yardımcı olmalıyız. Bu proje Türkiye’yi dünyanın en büyük 5 PV tabanlı güneş enerjisi pazarı arasına sokabilecek dönüm noktası niteliğindeki bir proje.
Daha genel ve küresel bir not vereyim; bugün güneş enerjisi, en rekabetçi enerji kaynağı oldu bile. Bence tahminler yapmak fevkalade güç ancak tarihin bu bölümünde, doğru zamanda doğru sektördeyiz. Dolayısıyla herhangi bir ülke için, ancak özellikle de Türkiye gibi bir ülke için en tepede olmak çok önemli. Çünkü önümüzdeki 3 yıl, bu endüstride yer alan ve sonrasında endüstrinin öncüsü olacak oyuncuların artık yerlerini pekiştirmelerine şahit olacak. Dolayısıyla şu an, harekete geçmek için gayet iyi bir zaman.